Pages

22 Eylül 2009 Salı

Otizm tanısı ilk ay konabilir

Uzmanlar, kelime anlamı ‘kendine dönük' olan otizmin; ‘çocukluk çağının ilk 3 yılında başlayan, sosyal, duygusal gelişmedeki gecikme, gerilik, gariplik, lisan gelişiminde gecikme ve gariplikler, birtakım dönme, sallanma, parmak ucunda yürüme gibi tekrarlayıcı davranışlarla seyreden bir bozukluk grubu olduğunu' söylüyor.
İÜ Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nahit Mukaddes, erken tanının önemini belirterek, ailelere şu uyarılarda bulundu:
"Çocuk, yaşamının ilk bir ayında annesiyle göz göze gelmiyorsa, 4-5 aylıkken kucağa alındığında kendini koltukta bırakır gibi bırakıyorsa, 9-10 aylıkken bay-bay yapmayı ya da öpücüğü öğrenemiyorsa, bir yaşında ‘anne, baba' diyemiyorsa, iki yaşında cümle kuramıyorsa, hemen bir doktora başvurulmalı.'

Otizm tarama testi zorunlu olsun

Her 150 çocuktan birinin otizm riski taşıdığını belirten uzmanlar, erken teşhis için tarama testlerinin zorunlu Sağlık hizmeti olması talebinde bulunuyorlar.
Otizm Platformu Koordinatörü Aylin Sezgin, yaptığı açıklamada, otizmin doğuştan geliştiğini, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından veya işleyişinden kaynaklandığını belirterek, genellikle 3 yaşından önce ortaya çıkan otizmin bireylerin sosyal, iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz etkilediğini söyledi.
Tüm dünyada bilimselliği kabul edilmiş DSM-V ölçütlerine göre her 150 çocuktan birinin otizm riski taşıdığına dikkati çeken Sezgin, bu kriter baz alındığında Türkiye'de tüm nüfus içinde 450 bin, 0-14 yaş grubunda ise 125 bin otistik çocuk bulunduğunu belirtti. Sezgin, otizm konusunda Ailelerin bilinçlenmesi ve teşhis yöntemlerindeki gelişmeler nedeniyle 0-6 yaş grubunda teşhis sayısının giderek arttığını ifade etti.
Otizmin diğer engel gruplarından en önemli farkının, otizmli çocukların erken tanı ve yoğun eğitimle sorunların giderilmesinde büyük kazanımların sağlanması olduğuna işaret eden Sezgin, platform olarak erken teşhis için tarama testlerinin zorunlu sağlık hizmeti olmasını talep ettiklerini söyledi.
Sezgin, otizmin bugün için kabul edilen en önemli tedavi aracının, erken yaşta verilmeye başlanan yoğunlaştırılmış ve bireyselleştirilmiş özel eğitim olduğunu vurgulayarak, "Erken yaşta tanı alarak, doğru yöntemlerle ve yoğun şekilde eğitim alan otizmli çocukların büyük çoğunluğu, bireysel ihtiyaçlarını karşılar duruma gelebilir, okula gidebilir ve yaşıtlarının sahip olduğu bazı becerileri edinerek toplumda yerine alabilir' diye konuştu.
Dünyada bilimsel olarak kanıtlanan yoğun eğitim süresinin haftada 40 Saat olduğunu dile getiren Sezgin, Türkiye'de devlet desteğiyle verilen aylık 10 Saatlik eğitimin oldukça yetersiz olduğunu ifade etti. Sezgin, Türkiye'nin ekonomik şartlarını da göz önünde bulunduran Otizm Platformu'nun bu sürenin aylık 40 Saate çıkmasını istediğini kaydetti.
Sadece 2 bin 114 çocuk eğitim alıyor
Türkiye genelindeki devlet okullarındaki otistik öğrenci sayısının sadece 2 bin 114 olduğuna dikkati çeken Sezgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Otistik çocukların ve ailelerinin eğitim gereksinimlerinin karşılanmasının önündeki en önemli engel, ülkemizde otizmli çocuklara eğitim ve terapi verecek donamında ve yeterli sayıda öğretmen ve terapist olmaması ve yetiştirilememesidir. Bu engelin en önemli kaynağı ise üniversitelerimizde yeterli sayıda program ve öğretim üyesi bulunmamasıdır. Kurumlar üstü bir öneme sahip bu konunun ivedilikle çözüme kavuşturulabilmesi için geçici basit çözümlerden kaçınılmalı, kalıcı, orta ve uzun dönemli yöntemlerle bu eğitim açığı doldurulmalıdır.'
‘Farkında mısınız' kampanyası
Birleşmiş Milletler'in (BM) otizme dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla 2 Nisan'ı "Dünya Otizm Farkındalık Günü', nisan ayını da "Otizm Farkındalık Ayı' olarak ilan ettiğini hatırlatan Sezgin, bu Ay boyunca otizmle ilgili araştırmaların teşvik edildiğini ve bilinirliliğin arttırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini belirtti.
Sezgin, 16 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşan Otizm Platformu'nun da etkinlikler düzenleyeceğini bildirerek, "Farkında mısınız' adlı bir kampanya hazırladıklarını söyledi.
Kampanya kapsamında, tanıtım broşürleri, posterler, e-posta bilgilendirmeleri, radyolarda yayınlanmak üzere özel jingle hazırladıklarını, alışveriş merkezlerinde tanıtım stantları kuracaklarını anlatan Sezgin, "Bu çalışmaların ülke genelinde yaygınlaşması için otizmden etkilenen ailelerin yanı sıra iş dünyasından duyarlı bireylerin ve medyanın da desteğini bekliyoruz' dedi.

Otizm anne karnında tespit edilebilecek

İngiltere Cambridge Üniversitesi bilim adamının yaptığı araştırma ile geliştirilen yöntemle, anne karnındaki bebeğe otizm testinin yapılmasının olası hale geldi. Bilim adamlarına göre, otizm testiyle ilgili süreç down sendromunun anne karnında tespitine olanak sağlayan amniyosentez yöntemiyle mümkün olabilecek.
Cambridge Üniversitesi Otizm Merkezi tarafından 235 çocuğun doğumdan 8 yaşına gelene kadarki dönemlerinin izlendiği ve sonuçta bu çocukların arasında, annelerinin gebelikleri sırasında amniyo sıvısında yüksek oranda testesteron bulunanlarda, sosyalleşme eksikliği, konuşma güçlüğü gibi otizmin karakterine uyan özelliklerin tespit edildiği açıklandı.
Bilim adamları, şimdi bu konuda ulusal düzeyde bir tartışma ortamı yaratılması ve konunun etik açıdan değerlendirilmesinin ardından, etik olduğu sonucuna varılması halinde testin yaygın biçimde uygulanmasına ve otizm tehlikesi görülen hallerde de kürtaj yapılmasına izin verilmesini öneriyor.
Bilim adamlarını tek düşündüren ise testin sonrasında bebeğin otistik doğabileceğinin tespiti halinde, kürtaja izin verilmesi gerekip gerekmediği sorusunun yanıtının bulunması. Zira bilindiği gibi otistik çocuklar görebiliyorlar, hatta içlerinden ünlü matematikçiler ve müzisyenler bile çıkabiliyor.
Bunun yanı sıra otistik olup hiçbir şekilde hayatla bağlantı kuramayan ve bütün yaşamını otistik hastalar için dizayn edilmiş özel kurumlarda geçirenlere de rastlanabiliyor.
Bilim adamları, bu nedenle toplumun ve otistik bir bebek sahibi olma olasılığı yüksek tespit edilen ebeveynlerin bu tür vakaların kürtajla sonlandırılması gerekip gerekmediği konusunda karar vermesinin güçlüğüne dikkat çekiyor.
Öte yandan otistik çocuk sahibi Ailelerin büyük çoğunluğunun ise teste daha şimdiden karşı çıktıkları ve bu testin serbest bırakılması halinde hem otistiklere yönelik ayrımcılığın artmasından hem de devletin otistik çocuk sahibi ailelere verdiği desteğin azalmasından korktukları belirtiliyor.
"Oyuncakla oyun biçimi otizmi işaret edebilir'
Bebeklerin oyuncaklarla alışılmışın dışında bir biçimde oynamasının otizm belirtisi olabileceği bildirildi.
Amerikalı bilim adamlarının yaptığı ve "Autism' dergisinde yayımlanan araştırmada, bu bulgunun, otistik olma ihtimali bulunan çocukların durumunun ailelerce önceden saptanması ve tedaviye daha erken başlanmasını sağlayabileceği bildirildi.
California Üniversitesinden Sally Ozonoff ve ekibi, otistik bebeklerin oyuncakları diğer çocuklardan çok daha fazla eğip büktüğünü, evirip çevirdiğini ve şişe gibi objelere gözlerinin ucuyla veya sabit bakışlarla baktığını saptadı.
Ozonoff, oyuncaklarla alışılmadık şekilde oynanmasının, otizm belirtileri listesine eklenebileceğini belirterek, "Otistik bir çocuk ne kadar erken tedavi edilirse, bu çocuğun geleceği üzerinde o kadar etkiniz olur' dedi.
Ozonoff ve ekibi araştırmalarını, kardeşleri otistik olduğu için otizm riski bulunduğu düşünülen 1 yaşındaki 66 bebek üzerinde yaptı.
Bu bebeklerden 9'una daha sonra otizm tanısı konuldu. Tanı konulanların 7'sinin oyuncakları çok daha uzun süreler eğip büktüğü, evirip çevirdiği ve objelere yandan baktığı görüldü.
Amerikan Pediatri Birliği, 2 yaşına gelmeden önce bütün çocukların otizm bulunup bulunmadığını anlamak için incelenmesi tavsiyesinde bulunuyor.
Otizmin nedeni bilinmiyor, ancak genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Hastalık genellikle 3 yaşa kadar teşhis ediliyor.


Otizm anne karnında tespit edilebilecek ,

yazısı sadece bilgilendirme içindir. Hiç bir zaman kendi kendine tanı ve tedavi amacını taşımaz. Otizm anne karnında tespit edilebilecek ile ilgili sağlık probleminiz varsa mutlaka Doktorunuza danışmanız gereklidir.

Otizmin tedavisi için en geniş araştırma

ABD Ulusal Otizm Birliği, hastalığın genetik kökenlerini belirleyebilmek amacıyla uluslararası bir araştırma başlattı. ABD, Kanada, Britanya ve çeşitli Avrupa ülkelerinden 170 bilim adamının yer aldığı araştırma için, kendisi ya da ailesinde herhangi biri otizm hastası olan 6 bin kişinin DNA'sı incelenecek.
Otizmin genetik kökeniyle ilgili olarak bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı araştırma yapılıyor. Kişinin iletişim kurmasını engelleyen hastalığı birkaç gen ya da çevresel etkenlerin tetiklediği sanılıyor. Bilim adamları ancak kökeni bulduklarında, uygun tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceğini söylüyor. Otizmin henüz bilinen bir tedavisi yok.

11. Basmakalıp davranış bozukluğu:

11. Basmakalıp davranış bozukluğu: Basmakalıp davranış bozukluğunda gözlenen yineleyici, görünüşte amaçlıymış gibi olan fakat işlevsel olmayan motor davranışlar otistik bozukluktaki davranışlar ile karıştırılabilir. Ancak otistik bozuklukta toplumsal etkileşimde ve iletişimde nitel bozulma varken, basmakalıp davranış bozukluğunda bu alanlarda bozulma yoktur.

10. Psikososyal yoksunluk:

10. Psikososyal yoksunluk: Fiziksel ve duygusal yoksunluk içinde olan çocuklarda apati, içe çekilme ve uzaklık görülebilir. Dil ve motor becerileri gecikebilir. Ancak bu çocuklar uygun psikososyal ortamlarda tekrar bulundurulursa hemen her zaman bu belirtilerde düzelmeler meydana gelir. Otistik bozuklukta psikososyal ortam düzeltilse bile belirtiler devam eder.

9. Seçici konuşmazlık:

9. Seçici konuşmazlık: Seçici konuşmazlık, başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın özgül bir takım toplumsal durumlarda sürekli olarak konuşmazlık gösterme şeklinde tanımlanır. Sadece belirli toplumsal durumlarda konuşmama, toplumsal etkileşimde ve iletişimde önemli nitel bozulmanın olmaması, davranış ilgi ve etkinliklerinde sınırlı , basmakalıp ve yineleyici örüntünün olmaması ile seçici konuşmazlık otistik bozukluktan ayırt edilebilir.


8. Doğumsal sağırlık ya da ciddi işitme bozukluğu:

8. Doğumsal sağırlık ya da ciddi işitme bozukluğu: Otistik bebekler sadece seyrek olarak bıgıldarlar. Sağır bebekler ise normal bebekler gibi bıgıldar. Ancak 6 aylıktan 1 yaşına kadar olan dönemde bıgıldamalarının azalması ve kesilmesi görülebilir. Sağır çocuklar sadece çok yüksek seslere yanıt verebilir. Otistik çocuklar ise çok yüksek ya da normal seslere yanıt vermezken alçak seslere yanıt verebilirler. Sağır çocuklar otistik çocuklardan farklı olarak bebekliklerinde kucağa alınmaktan hoşlanır, anne ve babaları ile ilgilenir ve sevgi gereksinimlerini gösterirler. Odiyogram ya da işitsel uyarılmış potansiyellerde sağır çocuklarda işitme kaybı saptanabilir.

7. Edinsel epileptik afazi

7. Edinsel epileptik afazi (Landou-Kleffner sendromu): Edinsel epileptik afazinin başlangıcı 2-11 yaşlar arasındadır. İlk belirti afazi ya da epilepsi olabilir. Afazi başlangıçta işitsel ve sözel agnozi ile birliktedir. Çocuk, söyleneni anlamakta güçlük çeker. Sağırlık ve otizmin belirtileri gelişir. %70 kadar çocukta parsiyel ya da yaygın nöbetler görülür. Bu çocukların yaklaşık yarısında afazinin neden olabileceği hiperaktivite ve kişilik değişiklikleri olur. Zeka etkilenmez ve diğer nörolojik bulgular normaldir. Sendrom 7 yaşından önce başlarsa, olasılıkla konuşma düzelir. Nöbetler genellikle 10 yaş civarında düzelir. Ancak 15 yaşına kadar süren nöbetler de vardır. Landau-Kleffner sendromu tanısının konulmasında EEG yardımcıdır. Temporal ve parietal lobları içeren multifokal kortikal diken boşalımlar görülür. İntravenöz diazepam verilmesiyle EEG normale döner konuşma geçici olarak düzelir.

6. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğu:

6. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğu: Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda dil bozukluğu vardır ancak sözel olmayan iletişimde bozulma yoktur. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda ekolali ve stereotipik konuşma gibi dil anormallikleri daha seyrek olarak görülürken otistik bozuklukta bu anormallikler daha sıktır. Artikülasyon sorunları ise karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda daha sık olarak görülmektedir. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda otistik davranışlar, sosyal yaşantıda bozulma, stereotipiler ve törensel etkinlikler yoktur, varsa da ciddi değildir. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda imgesel oyunlar genellikle varken otistik bozuklukta yoktur.


5. Çocukluk çağı başlangıçlı şizofreni:

5. Çocukluk çağı başlangıçlı şizofreni: Çocukluk çağı şizofrenisi normal ya da normale yakın bir gelişim döneminden sonra ortaya çıkar. On iki yaşından önce görülmesi nadirdir. Beş yaşından önce hemen hiç görülmez. Çocukluk başlangıçlı şizofrenide klinik tabloda varsanılar ve sanrılar görülür. Otistik bozukluğun yanı sıra belirgin sanrı ve varsanılar gibi şizofreniye özgü aktif dönem belirtilerinin bir ay sürmesi durumunda ek tanı olarak şizofreni konabilir. Şizofren çocukların genellikle zeka bölümleri daha yüksektir.


4.Asperger bozukluğu

Hem otistik bozuklukta, hem de Asperger bozukluğunda, toplumsal etkileşimde nitel bozulma, davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler söz konusudur. Ancak, DSM-IV ve ICD-10’ a göre Asperger bozukluğu ile otizm arasındaki en önemli fark, Asperger bozukluğunda dil ve bilişsel gelişmede gecikmenin olmamasıdır. Asperger bozukluğunda gecikmiş motor yetiler, motor beceriksizlik, garip duruş ve esnek olmayan yürüyüş ve görsel motor koordinasyon bozuklukları varken, otistik bozuklukta bu gibi motor gelişimdeki gecikmeler pek tanımlanmaz ve motor işlevler göreceli olarak daha iyidir. Genellikle Asperger bozukluğunda yüksek fonksiyonlu otizme göre, sözel zeka bölümünün yüksek, performans zeka bölümünün düşük olduğu ileri sürülmektedir. Asperger bozukluğu olan kişiler kendi içlerinde değerlendirildiklerinde, sözel ZB’ leri, performans ZB’ den daha yüksektir. Bu durum yüksek fonksiyonlu otistik bozuklukta tam tersinedir.

21 Eylül 2009 Pazartesi

3. Çocukluğun dezintegratif bozukluğu:

3. Çocukluğun dezintegratif bozukluğu: Otistik bozuklukta gelişimsel bozukluklar genellikle yaşamın ilk yılı içerisinde başlarken çocukluğun dezintegratif bozukluğunda en azından iki yıllık normal bir gelişimden sonra belirgin bir gelişimsel gerileme gözlenir. Otizmde motor beceriler göreceli olarak iyi iken çocukluğun dezintegratif bozukluğunda daha önce edinilmiş motor becerilerin bozulması DSM-IV tanı ölçütleri arasındadır. Benzer şekilde çocukluğun dezintegratif bozukluğunda daha önce edinilmiş bağırsak ve mesane kontrolünün yitirilmesi söz konusudur. Otizmin tanı ölçütleri arasında bu ölçüt bulunmamaktadır. Genellikle söylenen, belirtilerin klasik otizmden daha az ciddi ve daha az yaygın olduğudur. Çocukluğun dezintegratif bozukluğunda karşılaşma ve göz teması kurma gibi bazı otistik olmayan kişilik özellikleri devam edebilir. Uygunsuz ve yabancılara yönelik de olsa sevginin gösterilmesi bazen devam edebilir. Bakım veren önemli kişileri tanıyabilir, anne ve babalarını gülerek ya da kucaklayarak karşılayabilir. Gelişimle ilgili yeterli ve sağlıklı bilgi toplanamadığı durumlarda otistik bozukluk tanısı konulmalıdır.

2. Rett bozukluğu

2. Rett bozukluğu: Rett bozukluğunda prenatal, perinatal ve doğumdan sonraki ilk 5 ay boyunca psikomotor gelişme görünüşte normaldir. Doğumda kafa çevresi normal olmasına karşın 5 ile 48 nci aylarda başın büyümesi yavaşlar. Daha önce edinilmiş olan amaca yönelik el becerilerinin 5 ile 30 uncu aylarda yitirilmesinin ardından el burma ya da el yıkama gibi basma kalıp el hareketleri başlar. İlk 2-3 yılda sosyal gelişme ve oyun gelişimi durur, fakat ilgiler sürer. Orta çocukluk çağında skolyoz ve kifoskolyoz ile bağlantılı olarak gövde ataksisi ve apraksi gelişir. Her olguda ağır zeka özürü kalır. Erken çocukluk çağında sıklıkla epileptik nöbetler oluşur. Rett bozukluğu hemen sadece kızlarda görülür. Kilo alamama ve gelişme geriliği, hiperventilasyon ve intermittant apne gibi solunum sorunları da Rett sendromu tanısını düşündürmelidir.

Otizm Diğer Sendromlardan Nasıl Ayırdedilir

Hem otistik bozuklukta, hem de Asperger bozukluğunda, toplumsal etkileşimde nitel bozulma, davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler

1. Zeka Geriliği: Zeka geriliği olan bir çok çocukta dönme, el çırpma ya da baş vurma gibi otizmdeki davranışlara benzer belirtiler görülebilir, ancak bu çocuklar zeka yaşlarına uygun sosyal ilgilerinin olmasıyla otizmden ayırt edilebilir. Zeka geriliği olan çocuklar diğer kişilerle iletişim kurma amacı ile konuşmayı kullanırlarken, otistik bozukluğu olan çocuklarda dilin işlevsel kullanımı yoktur. Özellikle ağır ya da ileri derecede zeka geriliği olan bireylerde otistik bozukluk ek tanısı koymak zaman zaman zor olabilir. Toplumsal ve iletişimsel becerilerde nitel bozulmalar ve otistik bozukluğa özgü davranışlar varsa ek olarak otistik bozukluk tanısı konulabilir.

20 Eylül 2009 Pazar

Aile Yaklaşımları

Bireylerin en önemli öğretmenileri aileleridir. Ne kadar yoğun eğitim alınırsa alınsın, evde yapılan çalışmalar ve sergilenen tutumlar bireyin yaşamını ve bağımsızlık yolunda giden çalışmalarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Anne-baba çocuğunun yapabildiklerini ve yapamadıklarını iyi gözlemlemeli, çocuğu ihtiyaç duyduğu eğitimi alırken kendisinin de sorumlu olduğunu bilmeli, çocuğuna fırsatlar tanıyarak bağımsız yaşama hazırlayabilmelidir.

Çocuklarımızın problemi ne olursa olsun, öncelikle bir çocuk olduğunu lütfen unutmayalım!

Yaşı daha büyük olan çocuklarımızın da potansiyeline inanmaktan vazgeçmeyelim!

Aşağıda çocuğunuzla beraberken size yardımcı olacak önerilerin olduğu bir liste bulacaksınız. Burada belirtilenleri uygulamaya çalışın ve not tutun. Çocuğunuzun öğrenmesinin ve öğrendiklerini göstermesinin nasıl farklılaştığını siz de göreceksiniz!

ÇOCUĞUNUZA FIRSAT VERDİKÇE GELİŞME SAĞLAYACAĞINIZI UNUTMAYINIZ!

DENGE: Basit al- ver ilişkisi oluşturun, karşılıklı sıra alın, eşit oranda bir şeyler yapın.


AZALTIN


ARTTIRIN

Çocuğu beklememek

Çocuktan daha fazla şey yapmak

Çocuktan daha fazla onunla iletişim

Kurmak

Tüm kararları almak, çocuğa seçenek sunmamak

Çocuğun oyun esnasında tüm kontrolü ele geçirmesi

Oyun esnasın tüm kontrolü ele geçirmek

Çocuğun aktivite ya da oyun bitmeden her zaman bırakmasına izin vermek

Oyunlara yeterince katılmaması

gerekli yerde açıklama yapmaması

Beklemek

Çocuğun yaptığı kadarını yapmak

Çocuğun kurduğu iletişim kadar onunla iletişim kurmak

Ortak karar almak, beraber seçim yapmak

Sıra almak

Çocuğun baskın olmamasına dikkat etmek

Katılımcı olmak

Çocuğunun ilgi süresini her geçen gün biraz daha uzatmak

Baskın olmamaya dikkat etmek

Gerekli yerde açıklamalar yapmak

EŞLEME: Çocuğuzun öğrenmesi için onun yapabileceği yollardan gidin.


AZALTIN


ARTTIRIN


Çocuğun yapamayacağı şeyleri yapmak

Çocuğun oynayamayacağı şekilde onunla oynamak

Sürekli gözlemci durumunda olmak

Çocuğun aktivitesiyle ilgili olmayan bir şeyle oynamaya çalışmak

Oynamaktan çok konuşmak

Çocuğun deneyimleri dışında yeni şeylerle oynamak

İmkânsızı istemek ve beklemek

Yapabileceğinden daha azını beklemek

Çocuğu fazla uyarmak

Çocuğu az uyarmak


Çocuğun yapabileceklerini yapma

Çocuğun oynayabileceği şekilde oynama

Çocuğun oyun arkadaşı olma

Çocuğun aktivitesine uygun oyunlar seçmek ve oynamak

Çocuğa yeni oyunlar gösterme ama önce tanıtma

Oynadığınız kadar konuşma, eğlenceli olma

Çocuğunun deneyimi olan oyunları oynama

Yapabileceği kadarını bekleme

Kapasitesinde olanı yapmasını isteme

Fazla uyaranı azaltma

Yararlı olan uyaranları kullanma.

KARŞILIK VERME: Çocuğunuzun olumlu davranışlarına karşılık verin, olumsuz olanlarına karşılık vermeyin



AZALTIN


ARTTIRIN



Çocuğun hareketlerini görmezden gelme

Çocuğun iletişimini görmezden gelme

Çocuğun ilgilerini görmezden gelme

Çocuğa yetişkin muamelesi yapma

Olumsuz davranışlara tepki verme

Çocuğun kaldırabileceğinden fazla uyaran yükleme, onu yorma

Eleştirerek cevap verme

Karşılık alınca çocuğun ortamı terk etmesi

Eski yapılanlara karşılık verme



Hareketlere karşılık verme

İletişime karşılık verme

İlgilerine karşılık verme

Çocuksu hareketlerle karşılık verme

Olumsuz davranışları görmeme

Çocuğu olduğu gibi kabul etme

Çocuğu uygun şekilde uyarmak

Çocuğun iletişim alnında kalmasını sağlayacak şekilde cevap verme

Yeni yapılanlara karşılık verme

KONTROLÜ PAYLAŞMA: İletişim kurarken çocuk ve ebeveynler kontrolü paylaşmalıdır.


AZALTIN


ARTTIRIN


Aktiviteyi ya da yapılacakları kontrol etme

Çocuğun yönlendirmesini görmeme

Çocuğu çok fazla takip etme

Çocuğun her şeyi kontrol etmesine izin verme

Çocuk için çok fazla şey yapma

Çocuğa sürekli soru sorma ya da onu test etme

Hiç kural koymama

Çocuğu fikrini söylemekten alıkoyma

Çocuğun her şeyi etkilemesine izin verme

Çocuğun bağımsızlığını elinden alma

Çocuğun yardımcı olmasını engelleme



Çocuğun yönlendirmesini takip etme

Paylaşmaya açık olma

Kontrolü ortak olarak sağlama

Aktivitenin sürmesini sağlayacak kurallar koyma

Bu kuralları açıklama ve gösterme

Çocuğun bağımsız bir seyler yapması için ona destek verme

Çocuğun işbirliği yapmasını destekleme

Çocuğun seçimine ve isteklerine saygı duyma

DUYGUSAL BAĞLANMA: İletişim kurarken çocuk ve ebeveynler zevk veren ve oyun dolu olan bir iletişim kurmayı sağlayın.


AZALTIN


ARTTIRIN

Gergin ve stresli bir halde iken iletişim kurmayı deneme

Çocuğu eleştirme ve yargılama

Çocukla sert bir biçimde iletişim kurmayı deneme

Çocukla sert ve resmi bir şekilde iletişim kurmaya çalışma

Çocukla fiziksel temastan kaçınma

Çocuğun çabalarını görmezden gelme

Oyun oynarken ciddi olma ve eğlenmeyi unutma

Sıcaklık ve huzur sağlamama

Duygularını göstermeme

Çocuğu iletişim halinde tutamamak




Çocuğu kabullenme

Esnek olma

Yakın olma

Çabaları destekleme

Eğlenceli ve komik olma

İletişimi sürdürme için çaba gösterme

Sıcak ve huzurlu ortam sağlama

Duygularını gösterme ve paylaşma

Fiziksel temas kurma

Otizm Hakkında Yanlış Bilinenler

# Otizmli bireyler asla size bakmaz, göz kontağı kurmazlar.
# Otizmli bireylerin %75-80’i zihinsel engellidir.
# Eğitimle kaydedilen İlerleme bireyin otizmi olmadığı anlamına gelir.
# Otizmli bireyler konuşmaz ya da konuşamazlar.
# Otizm zamanla geçer.
# Otizmli bireyler öğrenemezler.
# Otizmli bireyler duyguları anlamaz, fiziksel temastan hoşlanmaz ve duyguları anlamadığı için göstermezler.
# Otizmli bireyler arkadaş istemezler.
# Otizmli bireyler yaşıtlarını ya da yetişkinleri anlamaz, duygudaşlık kuramazlar.
# Otizmli bireyler kendi çıkarları için karşısındaki bireyleri kullanır.
# Otizmli bireyler isterlerse konuşabilirler.
# Otizmli bireyler gülmezler.
# Otizmli bireyler etrafındaki diğer bireyleri anlamaz ya da yetişkinlerden ipuçlarını kapamazlar.
# Otizmli birey daha önce yapabildiği bir şeyi tekrarlamıyorsa bu onun şımarık, asi ya da inatçı olamsından dolayıdır.
# Otizm duygusal bir bozukluktur.
# Otizmli çocukların hayal gücü yoktur.
# Otizmin olmasının sebebi ailelerdir.
# Otizm az rastlanılan bir bozukluktur.
# Bütün otizmli çocuklar aynıdır.
# Tüm otizmli çocuklar resimler halinde düşünür.
# Otizmli bireylerin potansiyelleri ve becerileri sınırlıdır.
# Bütün otizmli çocuklarda öğrenme güçlüğü vardır.
# Otizmli bir çocuğun içinde bir dahi yatmaktadır.

Hanen Programını

Hanen programını üç temel kural üzerine kurmuştur.
KURAL 1. Çocuğun iletişimde lider olmasına izin verin. -Gözlemek -Beklemek -Dinlemek Yüz yüze olun Çocuğun ilgilerini takip edin ve ilgisini fazlası ile çekebilecek durumlar yaratın. a) Taklit edin b) Dillendirin c) Yorumlayın d) Katılın ve çocukla oynayın İletişimde,karşılıklı olmasına dikkat ederek sıra alın.Zor çocukları,liderliğine teşvik etmek için; a) Çok sevilen oyuncakları kullanın b) Günlük herhangi bir durumu sevilen bir aktiviteye dönüştürün. c) Çocuğun ihtiyaçlarını önceden tahmin etmeyin. d) Sosyal rutinleri kullanın.
KURAL 2. Anı paylaşmak için dilinizi ve davranışlarınızı çocuğa göre düzenleyin. Sosyal rutinler. a) Ortak dikkati sağlayın b) Çocuğun iletişimde sıra almasını sağlayın Fazla konuşmaları azaltmak, a) Yavaş olun iletişimi durduran değil sürdüren sorular sorun c) Dili çocuğun anlayabileceği şekilde uyarlayın
KURAL 3. İletişime dil ve deneyiminizi katın. İsimlendirin Betimleyin Mimik ve hareketler kullanın Yavaş olun Anahtar kelimeleri abartın Konuşmalarınızın konu ve içeriğini çeşitlendirin Çocuğun oyununu zenginleştirin

üç temel kural üzerine kurmuştur.
KURAL 1. Çocuğun iletişimde lider olmasına izin verin. -Gözlemek -Beklemek -Dinlemek Yüz yüze olun Çocuğun ilgilerini takip edin ve ilgisini fazlası ile çekebilecek durumlar yaratın. a) Taklit edin b) Dillendirin c) Yorumlayın d) Katılın ve çocukla oynayın İletişimde,karşılıklı olmasına dikkat ederek sıra alın.Zor çocukları,liderliğine teşvik etmek için; a) Çok sevilen oyuncakları kullanın b) Günlük herhangi bir durumu sevilen bir aktiviteye dönüştürün. c) Çocuğun ihtiyaçlarını önceden tahmin etmeyin. d) Sosyal rutinleri kullanın.
KURAL 2. Anı paylaşmak için dilinizi ve davranışlarınızı çocuğa göre düzenleyin. Sosyal rutinler. a) Ortak dikkati sağlayın b) Çocuğun iletişimde sıra almasını sağlayın Fazla konuşmaları azaltmak, a) Yavaş olun iletişimi durduran değil sürdüren sorular sorun c) Dili çocuğun anlayabileceği şekilde uyarlayın
KURAL 3. İletişime dil ve deneyiminizi katın. İsimlendirin Betimleyin Mimik ve hareketler kullanın Yavaş olun Anahtar kelimeleri abartın Konuşmalarınızın konu ve içeriğini çeşitlendirin Çocuğun oyununu zenginleştirin

Lovaas Yöntemi

Çocuğun zayıf ve kuvvetli tarafları araştırılmadan,ceza ile istenilmeyen davranışların yok edilmesine bastırılmasına ve taklit ile öğrenilmesine çalışılır. Çocuğun neleri sevdiği tespit edilir. Doğru cevap ya da doğru davranış anında ödüllendirilir. Ses tonumuzla “ bravo,aferin ”uyarıları verilir. Eğitimin başında genellikle bir yiyecek olur.sık sık ve azar azar verilir.istenilen davranış yerleşince somut ödül soyut ödüle dönüştürülür. Hayır derken sert bir ses tonu,aferin derken yumuşak bir ses tonu kullanılır. Alıştırmalar günde bir iki saat yapılır. Bir alıştırmayı sözel yardım ile on defadan sekizinde doğru yapınca bir sonraki alıştırmaya geçilir. İlk öğreneceği komutlar “ otur,bana bak, düzgün dur vb” olmalıdır. Çalışmalar arasındaki kısa aralarda çocuğa sevdiği şeyler yaptırılır. Eskiler devamlı tekrarlanır.Yeni alıştırmalar arasına serpiştirilir. Bir alıştırma için 15 dakika önerilir. Otizimli çocuklar için çerçeve çok önemlidir.O çerçeveyi ve kuralları önce siz koymazsanız o kendi kurallarını koyar.Konulan kurallardan taviz verilmemelidir.Aksi takdirde program çöker.

Teacch Eğitsel Teknikleri

Otizmin nörolojik temelli gelişimsel bir bozukluk olduğunun belirlenmesi ve Temple Grandin’in “Resimlerle Düşünmek” kitabının ve bir çok yüksek işlevli veya asperger sendromlu bireyin kendileri hakkında yazdıklarının (otizmin içerden anlatımı) çoğalması otizmin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır,

Otizmi anlamaya, otistik bireye odaklanan ve onun varolan ilgi ve becerileri üzerine inşa edilen “otizme özgü” geniş çaplı bir müdahale programına gereksinim olduğu düşüncesiyle 1962 de Shopler, Mesibov ve arkadaşlarınca TEACCH (Treatment and Education of Autistic and Related Communication Handicapped Children), otistik ve iletişimle ilgili engeli olan çocuklar için eğitim ve müdahale programını geliştirmişlerdir. Bu programın temel amacı, çocuğun gereksinimi olan becerileri kazanmasını sağlamak, davranış problemlerini azaltmak ve bir yetişkin olduğunda mümkün olduğunca sosyal hayata katılmasını sağlamaktır. Daha önceki yazılarda ve aşağıda ayrıntılı açıklamaya çalıştığım otizmli bireylerin görsel öğrenme ve diğer özelliklerini dikkate alan TEACCH yaklaşımının kullandığı program listeleri ve görsel yardımcılar kullanma gibi teknikler son yıllarda birçok programda kullanılmaya başlanmıştır.

TEACCH Eğitsel Teknikleri

Geleneksel eğitim modelinde sözel anlatım, model olma ve sosyal pekiştireçler çok kullanılır. Normal gelişim gösteren bireylere bir şey öğretmenin en etkili yolu dil kullanımıdır. Eğitimcinin sözel açıklamaları öğrencinin neyi, nasıl yapacağını ve yapılanlar arasındaki ilişkiyi anlamasını sağlar. Ne yapacağını öğrenince uygular ve gerektiğinde yardım isteyerek çalışmayı tamamlayabilir. Otistik bir birey ortamdaki ses, ışık gibi bir uyaranla ilgilenip söylenenlere odaklanmayabilir, eğitimcinin dudak hareketlerini izliyor olabilir, kendisine yönelik konuşulduğunu anlamamış olabilir veya dikkatini verse bile karmaşık kelimeleri, yan anlamlarını, mantıksal çıkarımları anlamakta güçlük çekebilir. Bu nedenle TEACCH yaklaşımı sözel yönerge ve sözel açıklamaların tek başına yeterli olmadığını dikkate alır, sözel bilginin görselleştirilerek anlaşılır kılınmasını gerekli görür.

Model olma yöntemi, otistiklerin eğitiminde çoğu zaman etkili değildir; çünkü bireyin modeli taklit edebilmesi için onu izlemesi ve onun gibi yapması, ilişkili özellikleri tanımlayabilmesi gerekir. Otistiklerde model alma, taklit yoluyla öğrenme sınırlıdır; bu nedenle bazen gösterileni izleyebilir, ancak ona bakarak kendi davranışlarını organize etmede başarılı olmayabilir.

Eğitimcinin kullandığı sosyal ödüller olan “aferin, şahane, teşekkür ederim” gibi övgüler, öğrencinin yaptığından gurur duyduğunu belirten ifadelerin, pekiştireç olarak amacına ulaşabilmesi için öğrenci için bir anlamı olması gerekir. Fakat otistik bir çocuk bu övgülerin veya gülümsemenin iletişimsel anlamını bilmez ya da bu memnuniyet ifadesinin yaptığı işle ilişkisini kuramaz. Bu nedenle sosyal pekiştireçler çok etkili olmaz, bu ilişkiyi kurabilmesi için bir süre sosyal pekiştireçleri somut “sevdiği yiyecek, oyuncak gibi” pekiştireçlerle birlikte kullanmak, zamanla somut olanları azaltıp sosyal ödülleri arttırmak gerekmektedir.

TEACCH yaklaşımı bu tekniklerden tamamen vazgeçilmesini önermez, ancak bunlara ek olarak farklı teknik ve stratejilerden de yararlanılması gerektiğini savunur.

Bu programın yapılandırılmış öğretim yöntemini temel almasının nedeni, pek çok çalışmada (Locyer & Rutter, 1969; Rutter, Greenfeld & Locker, 1967; Schopler, Mesibov, DeVellis & Short, 1981; Akt. Mesibov ve Schopler, 1994), görsel olarak yapılandırılmış öğretim programlarının kullanılmasının otistik bireylerin gelişimsel alandaki becerilerinin arttırılması ve davranışsal problemlerinin azaltılmasında yararlı olduğunun gözlemlenmiş olmasıdır.

TEACCH Programı ve Yapılandırılmış Eğitim

TEACCH programı, görsel olarak yapılandırılmış öğretim tekniklerini kullanarak fiziksel çevreyi, günlük programları, bireysel çalışma sistemlerini her yaş ve işlevsellik düzeyindeki birey için anlaşılır hale getirmeyi amaçlamaktadır.

Fiziksel Ortamın Yapılandırılması

Çalışılan mekanın düzenlenmesi önemlidir. Belirli aktiviteleri nerede yapacağı açık olarak belirlenmelidir. Çocuk bireysel olarak çalışacağı alanı, oyun alanını arkadaşları ile çalışacağı alanı, NE öğreneceğini, NEREDE öğreneceğini bilmelidir. Böyle bir düzenleme kendinden ne beklendiğini ve neyi nerede yapacağını daha kolay anlamasını sağlayacağı için belirsizlikten kaynaklanan anksiyetesini azaltacaktır. Çalışmadan sonra oyun alanına gidiyorsa çalışma ile oyun arasındaki ilişkiyi daha iyi anlayabilecektir.

Eğitim ortamında dikkati dağıtacak unsurların bloke edilmesi önemlidir. Dışarıdan gelecek ses, ışık, görüntü gibi dikkat dağıtıcıların bloke edilmesi, duvarlarda minimal görsel uyaran bulunması dikkatin dağılmasını en aza indireceği için önemlidir.

Çalışma alanlarının seçimi önemlidir. Pencere, ayna veya malzeme dolabının önü gibi dikkat dağıtıcı yerlerde çalışmak, dikkati çabuk dağılan bir çocuk için uygun değildir. Boş bir duvara dönük minimum uyaran olan bir yer/masa, sık sık dışarı çıkmak isteyen bir çocuk için ise kapıdan uzak bir nokta çalışma için başlangıçta daha uygun olacaktır.

Sınırlar ve öğrencinin gereksinimlerine uygun düzenlemelerin yapılması önemlidir. Çalışma alanı, özel aktivite alanları belirlendikten sonra seperasyonlar, mobilyalar ya da tabanın bantlarla ayrılması gibi düzenlemelerle çalışma alanı görsel olarak ayrılabilir olmalıdır. Materyaller düzenlenirken her öğrencinin gereksinimi dikkate alınmalıdır. Dikkati çabuk dağılan bir çocuk için materyallerin sırayla almasını sağlayacak şekilde kutular/sepetler içinde rafta dizili olması uygun olabilir. Her çocuk için gerekli olan fiziksel çevre yapılandırma miktarı belirlenmelidir. Çocuk bağımsız çalışmayı geliştirdikçe fiziksel yapılandırma miktarı azaltılmalıdır.

Yapılandırılmış Programlar/ Program Listeleri

Yapılandırılmış programlar her çocuğun o gün boyunca önce ne yapacağını sonra ne yapacağını ve çalıştıktan sonra kendisini neyin beklediğini gösterir. Yapılandırılmış programlar, her öğrencinin düzeyine uygun olarak resim, çizimler, yazılar gibi görsel materyaller kullanılarak yapılabilir. Yapılandırılmış programlar, yapacağı işin sırasını takip etmekte zorlanan çocuğa, yapacağı işin sırasını hatırlatır, alıcı dili yetersiz olan bir çocuğun, sözel yönergeleri anlamasını sağlar, sıralı işitsel belleği zayıf olan çocuğa yapacağı işlerin sırasını gösterir, dikkati sık sık dağılan çocuğa, sık sık programına bakma ve dikkatini toplama olanağı verir, sevdiği etkinliklerin programında olması, yapması gerekenleri biran önce yapması için motivasyonun arttırır, bilinmezliği ortadan kaldırdığı için, bilinmezliğin yarattığı anksiyeteyi azaltır.

TEACCH uygulanan sınıflarda, genel sınıf programları ve her çocuğun bireysel programı olmak üzere iki tip program vardır. Çocukların bilişsel kapasitesine göre gerçek nesneler, fotoğraflar gibi daha açık görsel yardımcılardan yazılara kadar her türlü görsel materyal grup ve bireysel programda olabilir. Çocuğun düzeyine göre etkinlik sayısı, oyun şeklindeki bir çalışmadan, iki, üç, dört…daha çok sayıda çalışmaya doğru arttırılır.









Bireysel Çalışma Sistemleri

Program listeleri çocuğa bir gün boyunca yapacağı çalışmaların sırasını gösterirken, bireysel çalışma sistemleri çocuğun bağımsız çalışma alanında yapacağı işleri gösterir. Bireysel çalışma sistemleri, çocuğa, hangi işi yapması gerektiğini, yapılacak işin miktarını, bitirdiklerini nasıl bileceklerini ve işi tamamladıktan sonra ne olacağını bilmelerini sağlar. Yüksek işlevli bir çocuğa yazılı olarak verilebilecek çalışma sırası, daha ağır çocuklar için resimler gibi daha açık görsel malzemelerle hazırlanabilir, materyaller aynı resimlerin olduğu kutular içinde ve sırasıyla alacağı şekilde raflara yerleştirilebilir. En sonunda ödülün belirtilmiş olması önemlidir. Her çalışmadan sonra materyali içine koyacağı bitti kutusuna koymak ve “bitti” diyerek sözel olarak vurgulamak otistik bir çocuk için işin ne zaman ve nasıl bitirileceğini anlaması açısından önemlidir.

Görsel Yapılandırmalar

Otistik çocukların en önemli zorluklarından biri iletişim kurma ile ilgilidir. Görsel açıklık-anlaşılabilirlik, görsel organizasyon, görsel yönergeler gibi yollarla elde edilen görsel yapılandırma ile sunulan işlerde daha iyi performans gösterdikleri gözlemlenmektedir.

Görsel açıklık, boyanacak şeklin kenarına ip yapıştırmak gibi dikkatini çekmek istediğimiz durumu abartılı daha kolay algılanabilecek şekilde ortaya koymak daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.





















Görsel organizasyon, materyallerin masanın üstünde yan yana durması, uyaranları kontrol ve organize etmekte zorlanan bir otistik için kafa karıştırıcıdır. Materyalleri kutu/ sepet gibi ayrı ayrı kaplarda getirmek, boyayacağı kağıdı bölümlere ayırarak daha küçük ve kontrol edilebilir kılmak, karmaşık gelen çalışmaları daha anlaşılır kılacaktır.

Görsel yönergeler, sözel yönergeler yerine yazı, resim gibi görsel yönergeler gün boyu kimseye bağlı olmadan çalışmayı, yaşamayı öğrenmesini sağlayacaktır. Böylelikle yetişkinlikte bağımsız yaşam ve çalışma becerisine kavuşmuş olacaklardır.

Rutinler

Otistik çocuk hemen hemen her işle ilgili bir rutin geliştirir. Otistik çocukların rutin oluşturma özelliğinden yararlanmak, ancak daha esnek ve üretken kullanmak önemlidir. Bunun için eğitimcinin yeni bir beceri öğretirken oluşturduğu rutini detayları değiştirerek yavaş yavaş esnetmesi, ancak ana yapıyı değiştirmeden koruması çocuğun değişikliklerden rahatsızlık duymadan, detaylara takılmadan ana yapıya odaklanmasını sağlamaktadır.

TEACCH programı sözel yönergeleri kullanırken çocuğun alıcı dil düzeyini dikkate alır, uzun sözel ifadelerin çocuğun kafasını karıştırdığını bilerek olabildiğince minimum bir dil kullanır. Şakalar, metaforlar, mecazi anlamı olan kelimeler gibi otistik çocukların anlamakta zorlandığı kelimelerden olabildiğince kaçınılmalıdır.

Bir işin tamamlanması, başarılması yeniden yapmak için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Çocuklara çalışma sırasında yanlış yapmadan gerektikçe yardım verilmelidir. Yardımlar çocuğun gereksinimine göre fiziksel yardım, model olma veya sözel ipuçları, jestler olabilir. Çocuk öğrendikçe yardımlar azaltılmalıdır.

Gülnur Kendini Anlatıyor

Ben otizmi olan bir bireyim. Otizm beni yalnız olarak görmenize neden olmasın. Otizm yalnızlık değil, yalnız bırakılma durumudur. Beni otizm değil, insanların yaklaşımı yalnız bırakıyor. Seneler boyunca benim yalnız kalmaktan hoşlandığım söylendi ama ben hoşlanmıyordum. Fakat bunu nasıl anlatacağımı ve etrafımla nasıl iletişim kuracağımı bilmiyordum. Aldığım eğitimlerde bana bunu hiç öğretmediler. Oysaki bana ilk öğretilmesi gerekenler bunlardı. Öğretilmesi gereken en önemli şeyler; kendimi anlatabilmek, oyun oynayabilmek ve oyuna katılabilmekti.

Ben otizmi olan 12 yaşında bir bireyim. Beni farklı yapan şey otizmim, otizmim olmasaydı benim özelliklerim çok sıradan olurdu.



Otizm yalnızlık ya da kader değildir. Otizm farklılıktır.



Otizm yeniden değerlendirilmelidir.



Otizm beni evde, okulda veya derslerde yalnız bırakmıyor. Otizm yeni olmayan ama gittikçe artan bir durum. Ben Otizmden dolayı iletişim kuramıyorum. Ama etrafımdakileri anlamadığım anlamına gelmiyor. İnsanlar benimle ilgili yorum yaptığında onları anlıyorum.

Otizm benim hayatım boyunca olacak. Ben bununla mücadele ediyorum.

Ya siz etrafımdakiler ,ne zaman mücadele etmeye başlayacaksınız?


Evde, okulda, eğitimlerde hep mücadele ediyorum ve iyi davranmaya çalışıyorum. Uygun davranmam için uyarılıyorum. Eğer ben toplumda yaşamayacaksam bunları neden yapıyorum?



Önce sizler bizlere uygun davranın!

Gülnur Yazıyor

Ben otizmi olan 12 yaşında bir bireyim. Beni farklı yapan şey otizmim, otizmim olmasaydı benim özelliklerim çok sıradan olurdu.



Otizmim beni ben yapan özellik. Öğretmenlerim benim herşeyi yapabileceğimi düşünüyor. Öğretmenlerim bana inanıyor. İnanmak en önemli şey. Otizmim benim iyi oynamamı engellemiyor. Ben iyi oyun oynuyorum. Evde herkes bana sevgiyle bakıyor. Okulda öğretmenim beni çok seviyor. Ben oldukça şanslıyım. Ben okuma yazmayı kendim öğrendim. Ama yazdığımı göstermedim.



Ben kendimi hazır hissedince gösterdim. Kendimi hazır hissedeceğim insanlar lazımdı. Daha önce başka öğretmenler beni anlamadı. Aileme de yazdığımı göstermedim çünkü onlarında hazır olması gerekiyordu. Ailem benim yazdığımı bilmiyordu. Ama ailem evde beni çok iyi anladı. Daha önce anaokulunda veya dışarda yaşadıklarımı ailemle paylaşmak istedim ama fırsatım olmadı. Buna rağmen ailem beni çok iyi anladı. Evde annem, babam beni olduğum gibi kabul ettiler. Otizm beni ayrı yapan şey.



Anneler, babalar otizmi anlamalı ve kabullenmeli. Evde çocuklarıyla oyun oynamalı.



Otizm aynı diğer durumlar gibi ele alınmalıdır. Sadece farklılıkları görmek işe yaramaz. Otizm aynı zamanda bir ayrıcalıktır, farklı olmaktır. Kötü bir şey değildir.Otizm bir son değildir bir başlangıçtır. Otizm zorlukları olan ama aynı zamanda güzelllikleri olan bir durumdur.

19 Eylül 2009 Cumartesi

Aylelerin Hikayesi

GÜLÇİN VARDARCI VE OTİSTİK OĞLU CEM ÖRNEK BİR YAŞAMI PAYLAŞTI
Melekler Mekanı Anneliğin dayanılmaz mutluluğu!.."

Bir "Rain Man" ile annesi müthiş mücadeleyi paylaştılar... Onlar şimdi kendisi gibi olan ailelere yardım ediyor

Yıllar önce oynayan, "Rain Man" filmini seyretmiş miydiniz? Dustin Hoffman'ın oynadığı otistik bir gencin hikayesini anlatan film yıllar geçse de içimden silinmedi! İşte böyle bir delikanlı ve onun fedakar annesiyle buluştum geçen gün... Yanında, oğlunun gelişim yolculuğu ile ilgili bir valiz dolusu belge ve CD ile gelen Gülçin Vardarcı gözleri yaşararak anlattı, bu zorlu hayat yolculuğunu. 15 yaşına gelen Cem, artık yaşıtları gibi eğitim alıyor, gitar ve bateri çalıp, konserler bile verebiliyor. Gülçin Hanım, oğlu için yaşıyor. Yaşamı Cem'in ekseninde dönüyor!

"NAZAR DEĞMESİN"
Anneler gününe birkaç gün kala, gerçekleştirdiğimiz bu anlamlı röportaj eminim pek çok otizm hastası çocuğu olan aileye de umut olacaktır.
Her türlü gıdayı yiyemeyen ve Gluten'li gıdalarla beslenen Cem'in en büyük meraklarından biri de kek ve kurabiye yapmak. İlk zamanlar gazeteye haber olmasını, "Bana nazar değer" diye reddeden Cem, daha sonra bu işe bir çözüm bularak; yayınlanan gazeteyi saklar ve böylece kimse onun haberini okumamış olur!
Şu anda en önemlisi, Cem kendi durumunu biliyor ve normale dönmek için olağanüstü bir çaba gösteriyor! Hatta, kendi duygularını, yaşadıklarını anlatan bir kitap hazırlığında...
Gülçin Hanım, ne mutlu size... Anneler gününüz kutlu olsun...

FARKLI BİR ÇOCUK
- Oğlunuzun otistik olduğunu kaç yaşında ve nasıl fark
ettiniz?
"Önce beni annelik ile tanıştıran ve 'anne' sözcüğünü ilk anneler gününe denk getiren kızıma teşekkür etmek isterim. Herkes evlat sahibi olurken kızım gibi evlat sahibi olmayı düşler. İkinci çocuğum Cem'in, 4 yaşında otistik olduğu anlaşıldı. Ben anlamadığım gibi, pek çok doktor da tanı koyamamıştı. Anneliğiyle yarışamadığım annem Nesrin Berker, doktorlara ısrarla 'Bu çocukta bir farklılık var' dedi ve torununu kurtarmaya çalıştı."
- Oğlunuz için verdiğiniz uğraşlar kaç yıl sonra meyvesini verdi?
"Tanı konduktan sonraki şokumuzu atlatıp 'Ne yapabiliriz' diye araştırmaya başladık.O zamanlar kaynak yoktu, internet yoktu hiç kimse bir şey bilmiyordu. Çok zorlandık. Arkadaşımın tavsiyesiyle bulduğumuzçok kısa sürede Cem'i konuşturmayı başardı ancak yanlış yönlendirilmelerle çok hatalar yaptık, ama bize göre doğru terapiyi bulduğumuz andan itibaren 4 yıl içinde yüzde 98 iyileşmiş tanısı geldi."
- Kimler sizi destekledi?
"En büyük destek ailemden geldi. Arkadaşlarım, terapistler, öğretmenler, kuzenlerim ve okul müdüremiz yardımcı oldu. Cem de iyileşme sürecinde benimle işbirliğine girdi. Tıp maalesef bu çocuklar için yapılacak bir şey olmadığı görüşünde. Bu hastalığın nereden geldiğini ve nasıl tedavi edileceğini bilmiyor olabilirsiniz. Düşünün, bir iskelede duruyorsunuz ve denize düşmüş olan çocuğunuz sizden yardım istemekiçin elini çıkartmış, ona çürük de olsa mutlaka bir ip atmaz mısınız, kurtarmak için her çabayı göstermez misiniz?"

"PES ETMEDİM"
- Hiç pes ettiğiniz oldu mu?
"Hala her gün 'tamam mı, devam mı?' diye kendime sorarım ama en ufak bir gelişme bile beni, oğlumu ve tüm ailemi ileriye taşıyor."
- Daha önceden biliyor muydunuz bu hastalığı?
"Otizmi ilk, 'Rain Man' filminde Dustin Hoffman rolüyle tanımıştım. Ve o müthiş zekanın, hiç konuşmak istemediğini ve takıntılarını izlemiş, sevginin gücünü gözyaşlarıyla seyretmiştim."
- Siz sevginizle oğlunuzu yarınlara nasıl taşıdınız?
"Ben Rain Man filmini defalarca seyredip, oradaki karakterlerin kuvvetli yanlarını görüp, oradaki hataları öğrenip hayatımı ona göre planladım. Sanki orkestra şefi gibiyim, 10 yıldır uğraşıyorum. Yapmadığım şey, çalmadığım kapı kalmadı. Sonunda anladım ki; bu hastalık sabır ve sevgi istiyor. Her şey sizin elinizde. Oğlumla maçlara bile gittim. Çok kararlı bir insanım, Allah'ın izniyle oğlumu görmek istediğim seviyeyegetirebildim. Vaktimin neredeyse hepsini Cem'e ayırmama kızım Gülser izin vermeseydi, tahsilli olmasaydım, lisan bilmeseydim ve güçlü kadınların çıktığı bir aileden gelmeseydim, eşim beni desteklemeseydi, kariyerimden vazgeçmeseydim, herkesle olumlu ilişkilerim olmasaydı, bu bilinmezi hala öğrenememiş olurduk ve oğlumun yaşamdan bugünkü gibi keyif alması söz konusu bile olamazdı."

KRİTERLER
- Otizmi tam anlamıyla tanımlar mısınız ?
Birinci şart göz temasının olmaması, sonra dokunmamak-dokunamamak geliyor, geç konuşma veya söylenen sözcükleri tekrarlamak, yinelenen
hareketler, ritueller, uyku problemleri, limitli yeme, sosyalleşememe, anlamsız çığlıklar, akranlarıyla oyun oynayamama, savan zeka gibi pek çok kriter var. Olası nedenleri ise, karma aşının içindeki tiomersal (civa), antibiyotikler, alerji, besin intoleransı, metal zehirlenmesi, kimyasal zehirlenme, mantar enfeksiyonları, viral enfeksiyonlar, bakteriler, duyusal problemler (sensory), beynin ve amigdalanın daha büyük olması gibi pek çok sebebin varlığından bahsediliyor."

BAŞARIYOR...
- Cem artık baterigitar çalıyor, hatta Haluk Levent'le birlikte konser vermiş! Tenis oynuyor, bir çok aktivitenin yıldızı. Cem'in hayat yolculuğu pek çok otistik çocuğa umut olacaktır. Sevgisini, son damlasına kadar çocuğuna veren, fedakar bir annenin son cümlelerini alabilir miyim?
Tüm anneler gibi olağanüstü durum söz konusu olunca, ben de enerjimi o yöne kanalize ederim. Çocukları ateşlenip de mutsuz olan annelerden farkım bu işin kronik olması ve tanı aşamasında ve eğitimde çok zaman kaybetmiş olmamız. Bugün farklı bir misyonumuz oluştu. Hem Cem'de kalan otizmin tortusunu yok etmeye çabalarken, hem de Cem'i deedip, kızım, eşim ve ben ailelere, otizmle yaşarken öğrendiklerimizi anlatıyoruz. Şu anda dünyada AIDS ve kanserden sonra gelen ve en hızla artış gösteren bir rahatsızlık. Yeni tanı konan çocuklara vakit kaybetmemeleri için kendi oğlumda yaptığım deneme yanılma yöntemlerimi, terapistimden öğrendiklerimi, internetten ve okuduğum kitaplardan yaptığım tercümeleri paylaşıyorum. 2005 yılında Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde gönüllü konferanslar verdim."
-Ya kızınız ne yapıyor?
Kızım Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde tez olarak Sensory İntegration'i anlattı. Koç Üniversitesi'nde master yapıyor ve araştırıyor. Şimdiye kadar bu bilinmeyen hastalıktan, maddi bir kazanç elde etmeden, tamamen gönüllü olarak pek çok aileye yaptıklarımı anlattım ve bunları VCD olarak herkese ulaştırdım. Cem ile birlikte "otizmliyken neler hissettiğine" dair bir kitap yazma hazırlığındayız. 11 dakikalık belgesel yapma amacındayız. Biliyorum, Cem çok ünlü bir müzisyen olacak. Terapi ile iyileşen bir çocuk, tıpkı tüm normal insanlar gibi, okula gitmeli, spor yapmalı, gelişebilmeli. Cem, müzik okuluna giderse çok mutlu olacak ve bugüne kadar yapılanlar anlam kazanacak."

Ailelere öneriler
- Cem'in otizm oluşunun nedeni belirlendi mi? Tanı konmuş çocukların ailelerine, ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?
Evet, Cem'de çok antibiyotik kullanımı nedeniyle ve karma aşı tahribatı var. Eğer şu anda yeni otizm tanısı konmuş bir çocuğum olsaydı, hiç vakit kaybetmezdim. Göz yaşlarımı kurular ve çalışmaya başlardım. Otizmin henüz bir tedavisi yok. Ama çalışırsak, yaşam çocuk ve ailesi için o kadar da umutsuz değil. İlk yapacağım yoğun bir şekilde Sensory Integration Therapy, Auditory Integration Therapy, diyet, Hipotherapy ve masaj yapmak olurdu. Eve gerekli materyali alırdım. Yüzme öğretirdim. Bisiklete, salıncağa bindirirdim. Diyet yapar, antibiyotik vermezdim. Doktorumu bu konuyu öğrenmeye teşvik ederdim. İngilizce öğrenirdim. İnternete girerdim. Milli Eğitim Bakanlığı'na, otizmde eğitiminin gerekliliğini anlatırdım."

"Adeta evimize bomba düştü!"
Otizm nedeni tam olarak bilinmeyen bir hastalık. 4 yaşına kadar ailenin fark edemediği bu hastalığın teşhisi Cem'e konduğunda "Evimize bomba düştüğünü hissettik" diyor Gülçin Hanım. O yıllarda 9 yaşında olan kızı bir gün kardeşine "Hırsız Cem, annemi çaldın" demiş! Abla, şu anda 20 yaşında bir üniversite öğrencisi. Kardeşiyle daha iyi iletişim kurabilmek için, psikoloji okuyacak kadar Cem'e düşkün.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız